“Dağda açan çiçek şehirde büyümez…”
Demiştin bana. Dinlediğin her şarkının içine konmuş hüznün kokusunu alamamış olabilirim, tam manası ile senin sevgi dediğin şeyin içine girememiş olabilirim ama senin haksızlığa karşı, özgür düşüncelerinin kilitlenmesine, cahil zihinlere, sevgisiz yüreklere, acımasız yorumlara, anlayışsız beyinlere, haksız ‘hak’lara karşı hep sürdürdüğün mücadeleye, direnişe ben sahip çıkacağım.
Mekanımızın önemi yok, sen orada ben burada. Mücadelenin verilmediği bir yer yok şu Dünya’da. Ahiret ayağı için endişelenmiyorum, oradaki mücadele de senin avuçlarında.
Tamam, benim görebildiğim, duyabildiğim, koklayabildiğim alandan, şu en koca ‘yalan’dan gittiğini kabul ediyorum, idrak ediyorum AMA hissedebildiğim alandan, şu en güzel ‘gerçeklik’ ten, yüreğimden gittiğini kabul etmiyorum. Hiç bana numara yapma. Rüyalarımdan kaçarak beni inandıramazsın. Ben spiritüel auraya her zaman çok yakındım biliyorsun. Benden kaçacak bir ruh olamazsın. Geldiğini, baktığını, sevdiğini, çıkarımı gözettiğini biliyorum, iyiliğim için oralardan bile direndiğini biliyorum. Eyvallah! Ama bunu bildiğimi de bilmeni istiyorum.
Teşekkür ederim Aşkım. Benim iyi olabilmem için kalp gözü kör olmuş insanları tek tek hayatımdan çıkardığın için teşekkür ediyorum. Herhangi bir vesile ile beni, beşeri insanın gerçek yüzü ile yüzleştirdiğin için teşekkür ediyorum. Ve bunu yapan Allah’ıma şükürler ediyorum.
Hayatta duran, yaşayan ve sonsuza kadar nefes alıp vereceğini sananlara ise diyeceğim o ki; kafayı yemedim. Üzülmeyin! Bir şekilde isimlendirmek ihtiyacınız var ise şöyle diyebilirsiniz; “Aştı bu kız” …
Aştım!
Ben gördüğüm, duyduğum, hissettiğim kara kalpleri aştım. Şükürler olsun, acım ile cebelleşirken, bir ağaca benim için kurulmuş salıncağa ilişmeyi ve olan biteni sallanarak izlemeyi başardım. Keyiflice başladığım insan diyetinde sayılarca kilo verdim. Giden kilolarım için hiç üzülmedim, gittikçe çoğalıyormuş meğer gereksizce verdiğim sevgim…
Çok acılı yazmayacağım artık diye de kendime söz verdim, hayata kapımı araladım. Baktım ki giden sevgilimin ardında yapılması gerekenleri yapmak en tabii benim görevim. Tam yürüyemesem de ayağa kalktım aşkım. Sendelesem de, kamburumu saklayamasam da ayağa kalktım. Sen sallanmama aldanma. Türbülans havada olur sanırdın değil mi? Yok yok bazen ayakta durduğun her an olur…
What do you think?
It is nice to know your opinion. Leave a comment.