Loading

Archive for "Nisan, 2014"

  • 30 Nisan 2014

    Ömrümün sabit bir döneminde kelebeklere üzüldüm durdum. Tanrı onları neden bu kadar güzel yarattı da sadece 1 gün ömür biçti diye? Aslında her kimsenin ya da her şeyin bir nedeni olduğuna içtenlikle inanmakla başladı, sorgulama. Bunun da bir nedeni olabilir mi acaba? Sonra biri dedi ki; düşünsene ömrünün büyük bir bölümünü tırtıl olarak yaşıyorsun ve

    Ömrümün sabit bir döneminde kelebeklere üzüldüm durdum. Tanrı onları neden bu kadar güzel yarattı da sadece 1 gün ömür biçti diye? Aslında her kimsenin ya da her şeyin bir nedeni olduğuna içtenlikle inanmakla başladı, sorgulama. Bunun da bir nedeni olabilir mi acaba? Sonra biri dedi ki; düşünsene ömrünün büyük bir bölümünü tırtıl olarak yaşıyorsun ve

  • 28 Nisan 2014

    Kişinin yalnızlığa tahammül edebilmesinin en gerekli koşulu, bir ‘öteki’nin kendisinde yarattığı emniyet hissidir. Bilinçaltında son derece kabul edici ve verici bir ‘öteki’ varlığı bulunan kişilerin yalnızlığından korkulmaz. Bununla baş edebilir ve hatta bunun gerçekleşmesi için şartlarını düzenleyebilir! Sen, yalnızlığa ve Allah’a mahsus gibi görünen ‘bir başınılağa’ katlanabiliyorsan ve artık bundan mutlu da olabiliyorsan, geçmişte bilinçaltına

    Kişinin yalnızlığa tahammül edebilmesinin en gerekli koşulu, bir ‘öteki’nin kendisinde yarattığı emniyet hissidir. Bilinçaltında son derece kabul edici ve verici bir ‘öteki’ varlığı bulunan kişilerin yalnızlığından korkulmaz. Bununla baş edebilir ve hatta bunun gerçekleşmesi için şartlarını düzenleyebilir! Sen, yalnızlığa ve Allah’a mahsus gibi görünen ‘bir başınılağa’ katlanabiliyorsan ve artık bundan mutlu da olabiliyorsan, geçmişte bilinçaltına

  • 15 Nisan 2014

    Belleğimi bulabilirsem yazdığım kitabı tamamlayacağım diye hayıflanan Proust, artık tüm ümidini kesmiş iken belleğini bulur! Demli bir çaya batırılan bisküvinin kokusu birden tüm belleğini canlı hale getirir! Yani çaya batırılmış bir bisküvi ile iradesizce belleği çalışmıştır. Şimdi bu anektod bir köşede dursun. Ben başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. Baharın başlarında, bana ne getirmiş, bavulundan ne

    Belleğimi bulabilirsem yazdığım kitabı tamamlayacağım diye hayıflanan Proust, artık tüm ümidini kesmiş iken belleğini bulur! Demli bir çaya batırılan bisküvinin kokusu birden tüm belleğini canlı hale getirir! Yani çaya batırılmış bir bisküvi ile iradesizce belleği çalışmıştır. Şimdi bu anektod bir köşede dursun. Ben başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. Baharın başlarında, bana ne getirmiş, bavulundan ne

  • 11 Nisan 2014

    Modernize olmuş ‘insan’ın temel meselelerinden birisi de, ölümle yüzleşememesidir. “Kemal Sayar” Ölüm hadisesi başına gelmiş herkes ivedilikle ‘inkar’ etmeye yöneliyor. Bu da varoluşun bir gereği olan ‘ölüm’ ile yüzleşememek sorununu doğuruyor. Yüzleşemediğimiz her olay da bizde analjezik müdaheleler ile düzelemeyecek ağrılar oluşturuyor. İnkar ettiğimizden de başımıza gelmiş yokluk ile derdimizi bir türlü halledemeyip, yokluğu içimizdeki

    Modernize olmuş ‘insan’ın temel meselelerinden birisi de, ölümle yüzleşememesidir. “Kemal Sayar” Ölüm hadisesi başına gelmiş herkes ivedilikle ‘inkar’ etmeye yöneliyor. Bu da varoluşun bir gereği olan ‘ölüm’ ile yüzleşememek sorununu doğuruyor. Yüzleşemediğimiz her olay da bizde analjezik müdaheleler ile düzelemeyecek ağrılar oluşturuyor. İnkar ettiğimizden de başımıza gelmiş yokluk ile derdimizi bir türlü halledemeyip, yokluğu içimizdeki

  • 9 Nisan 2014

    Oturdum kaldım şu sofranın kıyısında.ellerim dizlerimin üzerinde, gözlerim de ellerimde.bilmem ki bir kadın duruşu mu yapıştı benim hizamın üzerine.ve sen buldun mu kalbimi emniyetsiz bir şeritte.savrulmuş ruh parçalarımdan yaptığın bulmacanın uçlarını yakmış kimsesiz bi heybe.aldığım tüm haberleri üçüncü sayfaya taşımış haysiyetsiz bir çehre.sen de şimdi yüreğimin harflerinin yazıya dökülmüş haline sakın yüz verme.içinde türlü türlü

    Oturdum kaldım şu sofranın kıyısında.ellerim dizlerimin üzerinde, gözlerim de ellerimde.bilmem ki bir kadın duruşu mu yapıştı benim hizamın üzerine.ve sen buldun mu kalbimi emniyetsiz bir şeritte.savrulmuş ruh parçalarımdan yaptığın bulmacanın uçlarını yakmış kimsesiz bi heybe.aldığım tüm haberleri üçüncü sayfaya taşımış haysiyetsiz bir çehre.sen de şimdi yüreğimin harflerinin yazıya dökülmüş haline sakın yüz verme.içinde türlü türlü

  • 7 Nisan 2014

    Her şeyi “normal”leştiren psikologların düzenli aralıklar ile psikolojik destek almasının gerektiğini düşünüyorum. Yaşadıkları normallik sendromunun da “normal” olduğunu yine bir meslektaşlarından duyacakları için normalüstü bir yaşantının içine sürükleneceklerdir. Yani bazı yaşantılar, “a-normal” ama bunun üzerine söylenen her söz “normal” dir. Bazı “a-normal” şeyler hisseden kişiler aslında “a-normal” derecede “normal”dir. Şimdi bu kelimelere bakışınız ve bakamayışınız

    Her şeyi “normal”leştiren psikologların düzenli aralıklar ile psikolojik destek almasının gerektiğini düşünüyorum. Yaşadıkları normallik sendromunun da “normal” olduğunu yine bir meslektaşlarından duyacakları için normalüstü bir yaşantının içine sürükleneceklerdir. Yani bazı yaşantılar, “a-normal” ama bunun üzerine söylenen her söz “normal” dir. Bazı “a-normal” şeyler hisseden kişiler aslında “a-normal” derecede “normal”dir. Şimdi bu kelimelere bakışınız ve bakamayışınız

  • 3 Nisan 2014

    “Ama neye yarar hazır olmak, Yalnızca yapabilmek önemli olunca?” Bay Keuner Yapabilmek ve edebilmek fiilleri hayatımızın hiçbir döneminde bu kadar önemli ve değerli olmadı! Önceden öğretmenler öğrencilerin sınav kağıtlarını değerlendirirken “gidiş yolu”ndan puan verirlerdi. Uğraştıkları her problemin sonucuna varmadan evvel, hangi yolları denemiş ve hangi çabalar sonucunda yapamamış olduğuna bakarlardı. Şimdi toplumsal ve bireysel olarak

    “Ama neye yarar hazır olmak, Yalnızca yapabilmek önemli olunca?” Bay Keuner Yapabilmek ve edebilmek fiilleri hayatımızın hiçbir döneminde bu kadar önemli ve değerli olmadı! Önceden öğretmenler öğrencilerin sınav kağıtlarını değerlendirirken “gidiş yolu”ndan puan verirlerdi. Uğraştıkları her problemin sonucuna varmadan evvel, hangi yolları denemiş ve hangi çabalar sonucunda yapamamış olduğuna bakarlardı. Şimdi toplumsal ve bireysel olarak

svg