Açık olmak gerekmiyor ama ben açık konuşacağım;
Sıkıldım!
İnsanlığın gittiği yere el ele seyahat etmekten, geçmişte yaşadığım her hikayenin ayaklarımın izine yapışıp beni takip edenler ile temas etmesinden sıkıldım. Baktım ki, değişmeyen bütün değişmezler ile aynı sofrada birbirimizin yüzüne bakmayarak ‘afiyet olsun’ diyoruz. Sıkıldım işte bundan da. Her olağan şey, olmayacak bir şeymiş algısı yaratıyor. Olağan aslında, olabilir yani, olabiliyor yani…
Ama OLAMAZ yazıyor prospektüsünde. Kiminin kıçına, kiminin ucuna, kiminin sonuna yapışmış bir etiket ile olabilite tesbit ediliyor. Hayatta her şey olabilir, diye zırvalaya zırvalaya bi hal olanlar, aslında hiçbir olabilir’e inanmıyor.
Sıkıldım!
Feysbuktan da, tivitırdan da, elimizde tuttuğumuz şu çok akıllı telefonlardan da, iletişimin kendisininden, telefonun buluşundan, internetin varoluşundan, tuşların, klavyenin ve külliyen bilgisayarın icadından da sıkıldım!
Bağıra çağıra şarkı söyleyen, sessizce fısıldayanlardan, önümde dolanan hayvanlardan, havada uçuşan polenlerden, doğaya ait her bir zerreden sıkıldım.
Olamaz mı?
Bak oluyor!
İnsan bir zaman geliyor ki, gördüğü bildiği tanıdığı ve hatta sevdiği herşeyden sıkılıveriyor. Senin bunu anlayabilmenden ya da hiiç anlayamamandan felan bağımsız yani. Sıkılıveriyorsun. Bir ‘of’ ile içine biriken nefesi boşaltıp, sıkıntının yerle yeksan olmasını bekliyorsun ama olmuyor!
İster depresyon de, istersen insanlar tarafından üretilmiş başka bir psikonevroz ismi kullan ama bunlardan da sıkıldım!
Her ruh durumunun, depresyonda gibi algılanmasından, bi kötü sözünün, karşığılında psikolojik hastalık teşhisi bulmasından, psikolog isminden, zihnin hasar aldığını ve tedavi edilebilir olduğunu söyleyen bilmiş uzmanlardan felan da sıkıldım!
Sol yanlarında taşıdıkları ve onun ritmi sayesinde hayat buldukları en değerli organ (kalp) ile ilgili olan her türlü şeyi; zihne, beyne ve ruha nakşetmelerinden sıkıldım!
Her gün bir şey daha biter, biliyorsun, sen istersen, kalbin dilerse biter, hayatının nereye gittiğine karar verebilen ve işte tüm bu can sıkıntılarının kaynağına egemen olan organın Kalbin’e başarı, mutluluk ve sevda diliyorum.
Bi de bu tip sıkıntılarının ana-nedenin resmen ‘Kalp’in olduğunu söylemek!
What do you think?
It is nice to know your opinion. Leave a comment.