Küpeleri tek tek takıyorum, ağırlıklarım fazla. Her gün bir tarafımdakine dayanabiliyorum sadece. Belki de şu omzumdakiler dolduruyor yüklerimin tümünü, yaz yaz bitiremediler. Ne yazıyorlar ben de anlamıyorum, her şeyi yazmayın diyorum oysa ki! Yok hadi tamam yazdınız, biten defterleri bir depoya indirin, hepsini omzumun üstünde tutmanın ne alemi var! İşçi işte hepsinin apayrı huyları ve iş yapış şekilleri var. Kimi yöneticisine köle gibi bağlı, kimi yapmış olmak için iş yapıp bitiriyor. Kimi hiçbir yere gidecek gibi görünmüyor kimisi de bir yandan cv dolduruyor. İlahi katta da aynı derecede tuhaf işler demek ki! Memnuniyeti bulabileceğin, ideal bir çalışma ortamı bulmak imkansız…
Bir yanda testler, anketler, sınavlar bir yanda da her şey yine aynı durağanlığıyla akıp gidiyor! Hep daha iyiye gitmesi istenen şeylerin, önüne durmuş ‘daha iyi biliyorum’ diyenler! Diğer taraftan Pilli Bebek ‘Kızım’ diye bir şarkı söylüyor kulağıma. Sonra her şeyi bir kenara itiveriyorum yine en iyi yaptığım şeyi yapıp! Ne güzel yazmışlar, ne güzel söylemişler diyorum! Hayatın içinden derinine indirip orada da hayat var diyen ses telleri ile güzel işler yapanlar duruyor ellerimizin bir gıdım ötesinde. Kaç defa bakıyoruz o hayatlardan içeriye bilemiyorum ama rastladığım an onların içinde eritmek istiyorum kalbimi. Yüreğimin mutluluğa doyumu için bir şarkı yetiyor bazen!
İşte aklım karışıyor yeniden!
İnsan çok basit bir yaratık aslında! Onu bu kadar komplike ve karmaşık yapmaya çalışanlar yüzünden kafamızın içi bir tır önemsiz şeyle dolu. Biz hayvanlar gibi renk değiştirerek ya da hava soğuk diye uyuyarak uyum göstermiyoruz yaşadıklarımıza, sadece psikolojik olarak hayatın akışına kapılıyoruz. Onlarınki bile daha komplike geliyor bazen. Kim bilir bir hayvan karşılaştığı başka bir şeye uyum sağlamak adına eski rengini yeni rengine bırakırken, ne kadar acı çekiyordur!
Neyse ki çiçekler, ağaçlar, doğanın içindeki nefis kokular var. Neyse ki yalınayak çimlerde gezinme lüksümüz var. Basit basit yaşamın tüm tatlarını sana sunan toprağın üzerinde durabiliyor istediğinde bedenin. Sadece insan olduğun için senin olan değerler var. Birileri bunu anlatsın, hatırlatsın diye beklemeye başladığın an zaten iş işten geçiyor.
İnsanın insanı önemsizce ve niceliksel olarak doldurduğu tuhaf galaksinin altında iki küpeyi aynı anda takmak bile ağırlık katıyorsa insana, kim kimin acısını, sevincini, gülüşünü, bilgisini, sezişini, sevişini taşıyabilir ki!
Fazla düşünmeye gerek yok, insan çok basit bir canlı aslında. İçinde sevgi taşıyan, taşıdıkça büyüyen, tüm değerleri doğarken doğuran, dünyanın tek umudu. Özüne dönüp, öz değerlerini bulduğunda yeniden sevmeyi, yeniden görebilmeyi bulabilecek aslında!
Neyse Pilli Bebek bitiriyor işte şarkısını! Sözlerin de heybeti dillerinde…
“Gel kızım sokul bana kokusunu alayım bir kez daha benim küçük bahçemin!…”
What do you think?
It is nice to know your opinion. Leave a comment.