Loading

All posts tagged in "blog"

  • 8 Ekim 2013

    Bugün onun gözlerini saklandığı yerden buldum, çıkardım. -Ceeee! Diyecek diye bekledim ama baktı garip garip gözlerime. Dili damağı düşmüşte o da onu aramakta imiş meğerse. Çok heyecanlandım her nedense. Ben de onunla beraber başladım aranmaya yerlerde. Oysa bunca zaman o gözleri bulmak için kendi gözlerimi şişirmemiş miydim? O gözlere bir kere daha bakacağım diye, kendiminkilerini

    Bugün onun gözlerini saklandığı yerden buldum, çıkardım. -Ceeee! Diyecek diye bekledim ama baktı garip garip gözlerime. Dili damağı düşmüşte o da onu aramakta imiş meğerse. Çok heyecanlandım her nedense. Ben de onunla beraber başladım aranmaya yerlerde. Oysa bunca zaman o gözleri bulmak için kendi gözlerimi şişirmemiş miydim? O gözlere bir kere daha bakacağım diye, kendiminkilerini

  • 8 Ekim 2013

    Sizi suçlamıyorum, Işığa kıl’ım! Beni her daim aydın bırakan, Güneş’e kılım. Argoyum biraz kusura bakma. Bana yakıştıramadın belki ama inan ki daha kötüsünü bile söylüyebiliyorum. Şu an yazamasam da burada! Işık Tanrı’sına inanan bir kavim, nesil, ırk olmuştu değil mi? Haklılar! Ve bu Tanrı sürekli benim üzerimde, civarımda, etrafımda, kafamın tam da yarıçapında. Işık Tanrısı

    Sizi suçlamıyorum, Işığa kıl’ım! Beni her daim aydın bırakan, Güneş’e kılım. Argoyum biraz kusura bakma. Bana yakıştıramadın belki ama inan ki daha kötüsünü bile söylüyebiliyorum. Şu an yazamasam da burada! Işık Tanrı’sına inanan bir kavim, nesil, ırk olmuştu değil mi? Haklılar! Ve bu Tanrı sürekli benim üzerimde, civarımda, etrafımda, kafamın tam da yarıçapında. Işık Tanrısı

  • 8 Ekim 2013

    Minik bir su birikintisinde yeni doğmuş kurbağa yavrularını aradığımız günleri hatırladın mı? Ufacık, siyah jöle gibi hayvanlardı. Bir yandan da annelerimizin “sakın üzerinize sıçratmayın, siğil atar” cümlesinin gerçekliğini düşünürdük. Ertesi zamanlarda senin ikinci parmağının üzerinde beliren kabarıklığı görünce; baktık ki acı gerçek imiş, gerçek de acı… Sonra bu ileti hayatımıza öyle bir yerleşti ki; bize

    Minik bir su birikintisinde yeni doğmuş kurbağa yavrularını aradığımız günleri hatırladın mı? Ufacık, siyah jöle gibi hayvanlardı. Bir yandan da annelerimizin “sakın üzerinize sıçratmayın, siğil atar” cümlesinin gerçekliğini düşünürdük. Ertesi zamanlarda senin ikinci parmağının üzerinde beliren kabarıklığı görünce; baktık ki acı gerçek imiş, gerçek de acı… Sonra bu ileti hayatımıza öyle bir yerleşti ki; bize

  • 8 Ekim 2013

    “Dağda açan çiçek şehirde büyümez…” Demiştin bana. Dinlediğin her şarkının içine konmuş hüznün kokusunu alamamış olabilirim, tam manası ile senin sevgi dediğin şeyin içine girememiş olabilirim ama senin haksızlığa karşı, özgür düşüncelerinin kilitlenmesine, cahil zihinlere, sevgisiz yüreklere, acımasız yorumlara, anlayışsız beyinlere, haksız ‘hak’lara karşı hep sürdürdüğün mücadeleye, direnişe ben sahip çıkacağım. Mekanımızın önemi yok, sen

    “Dağda açan çiçek şehirde büyümez…” Demiştin bana. Dinlediğin her şarkının içine konmuş hüznün kokusunu alamamış olabilirim, tam manası ile senin sevgi dediğin şeyin içine girememiş olabilirim ama senin haksızlığa karşı, özgür düşüncelerinin kilitlenmesine, cahil zihinlere, sevgisiz yüreklere, acımasız yorumlara, anlayışsız beyinlere, haksız ‘hak’lara karşı hep sürdürdüğün mücadeleye, direnişe ben sahip çıkacağım. Mekanımızın önemi yok, sen

  • 8 Ekim 2013

    Öyle kırılgan ki gönlüm, bir tane kötü laf, bir tane gülmeyen bakış ve bir tane çıplak soru işareti bile yakıyor canımı. Kimin kafasından ne geçiyor diye düşünmekten idrak yollarım iltahaplanmış, bir tane mikrop ölsün diye de sevdiğim diğer miropları öldüremiyorum. İnsan ona zarar veren mikrop için bile endişelenir mi? Evet, öyle bir yerdeyim ki bir

    Öyle kırılgan ki gönlüm, bir tane kötü laf, bir tane gülmeyen bakış ve bir tane çıplak soru işareti bile yakıyor canımı. Kimin kafasından ne geçiyor diye düşünmekten idrak yollarım iltahaplanmış, bir tane mikrop ölsün diye de sevdiğim diğer miropları öldüremiyorum. İnsan ona zarar veren mikrop için bile endişelenir mi? Evet, öyle bir yerdeyim ki bir

  • 8 Ekim 2013

    Evet çok üzgünüm! Çünkü oyuncaklarımı aldı koca koca adamlar. Ne yapacaklarki benim küçük, basit oyuncaklarımı. Mesela konuşan ördeğimi ne yapacaklar? Boyama kitabımı, rengarenk kalemlerimi, legolarımı, sarı saçlı sindi bebeğimi ve onun rengarenk balo elbiselerini ne yapacaklar? Bilmiyorum ama aldılar işte. Oysa ben herbirine farklı isimler vermiştim, hepsini evcilleştirmiştim. Benden başka kimseye yaramaz ki onlar. Hırlar,

    Evet çok üzgünüm! Çünkü oyuncaklarımı aldı koca koca adamlar. Ne yapacaklarki benim küçük, basit oyuncaklarımı. Mesela konuşan ördeğimi ne yapacaklar? Boyama kitabımı, rengarenk kalemlerimi, legolarımı, sarı saçlı sindi bebeğimi ve onun rengarenk balo elbiselerini ne yapacaklar? Bilmiyorum ama aldılar işte. Oysa ben herbirine farklı isimler vermiştim, hepsini evcilleştirmiştim. Benden başka kimseye yaramaz ki onlar. Hırlar,

  • 8 Ekim 2013

    Ey ruh geldiysen al şu gözyaşlarımdan biraz, bak kalbimin üzerine açık büfe kurdum. Biraz acı gelecek yemekler ama sen acıyı seversin. Alsana biraz. Herşey dahil korkma! Bir zerre bedel almam senden, huzurundan biraz huzur, rahatından biraz rahat, özgürlüğünden biraz özgürlük istemem. Bak herşeyime eklemişim yazın ortasında soğuk ayazı. Al biraz. Ya da birkaç taksite böl

    Ey ruh geldiysen al şu gözyaşlarımdan biraz, bak kalbimin üzerine açık büfe kurdum. Biraz acı gelecek yemekler ama sen acıyı seversin. Alsana biraz. Herşey dahil korkma! Bir zerre bedel almam senden, huzurundan biraz huzur, rahatından biraz rahat, özgürlüğünden biraz özgürlük istemem. Bak herşeyime eklemişim yazın ortasında soğuk ayazı. Al biraz. Ya da birkaç taksite böl

  • 8 Ekim 2013

    Evet, düştüm! Hunharca sallamışlar tutunduğum dalları. Sevdiğimin şah damarından tesbih yapmışlar, ellerini ahiret yüzüklerini tanıtmak için bir robot, gözlerini bu tarafı korusun diye gözetmen yapmışlar. Kafamı koyup “ne hızlı atıyor senin kalbin” dediğim kalbini müzayedeye koymuşlar, “ya senin bu ellerin nasıl bu kadar güzel” dediğim elleri derin derin dondurmuşlar,  aynada birbirimize bakıp tıpkısının aynısı diye

    Evet, düştüm! Hunharca sallamışlar tutunduğum dalları. Sevdiğimin şah damarından tesbih yapmışlar, ellerini ahiret yüzüklerini tanıtmak için bir robot, gözlerini bu tarafı korusun diye gözetmen yapmışlar. Kafamı koyup “ne hızlı atıyor senin kalbin” dediğim kalbini müzayedeye koymuşlar, “ya senin bu ellerin nasıl bu kadar güzel” dediğim elleri derin derin dondurmuşlar,  aynada birbirimize bakıp tıpkısının aynısı diye

  • 8 Ekim 2013

    Hayattasın! Müjdemi isterim, kanınla canınla hayattasın! Şu sert zemine basan ayaklarınla hayattasın! Ya da basmıyor da olabilir ama yine de hayattasın! Bir zafer kazanılmış gibi, pek çok rakibinden en güçlü mutlu sona ulaşansın. Hayatın içine doğru akmış ve ılık ılık soluk almaya başlamış olansın. Hala da devam ediyor ciğerlerinin hayatta kalma mücadelesi. Tebrik ederim. Sen

    Hayattasın! Müjdemi isterim, kanınla canınla hayattasın! Şu sert zemine basan ayaklarınla hayattasın! Ya da basmıyor da olabilir ama yine de hayattasın! Bir zafer kazanılmış gibi, pek çok rakibinden en güçlü mutlu sona ulaşansın. Hayatın içine doğru akmış ve ılık ılık soluk almaya başlamış olansın. Hala da devam ediyor ciğerlerinin hayatta kalma mücadelesi. Tebrik ederim. Sen

  • 8 Ekim 2013

    YİNE YENİ YİNE YENİ YİNE YENİ YENİDEN SEV! Eski kız kısmının isteklerini görüyor musunuz? “Hadi yine sev beni, yine yeni yine yeni yine yeni yeniden sev!” Ya bizimki? “Beni biraz sever misin?” Ne kadar masumuz değil mi? Kirletmeye çalışanlara inat, kirli olmamıza inat masumuz! Biz ne kadar fakiriz değil mi? Zenginleşmemize inat fakiriz! Ve biz

    YİNE YENİ YİNE YENİ YİNE YENİ YENİDEN SEV! Eski kız kısmının isteklerini görüyor musunuz? “Hadi yine sev beni, yine yeni yine yeni yine yeni yeniden sev!” Ya bizimki? “Beni biraz sever misin?” Ne kadar masumuz değil mi? Kirletmeye çalışanlara inat, kirli olmamıza inat masumuz! Biz ne kadar fakiriz değil mi? Zenginleşmemize inat fakiriz! Ve biz

svg