Loading

All posts tagged in "duygu can"

  • 15 Mayıs 2015

    Gezinirken sokaklarda burnuna taze gübre kokuları geliyor, üzerine ekilen ne varsa sere serpe büyüteceğini bildiğin için sana hoş gelen bu kokunun muhteviyatı sadece bir dışkı işte… Dallarda ise mor leylaklar yaymış kendilerini, güneşe el açar gibi tüm güzelliklerini sergilemekteler. Onların bu bahar halleri, kokuları ve güzellikleri ile sanki Tanrı’nın insanlarına sunduğu bir antidepresanlar… Dolaptaki pasiflora

    Gezinirken sokaklarda burnuna taze gübre kokuları geliyor, üzerine ekilen ne varsa sere serpe büyüteceğini bildiğin için sana hoş gelen bu kokunun muhteviyatı sadece bir dışkı işte… Dallarda ise mor leylaklar yaymış kendilerini, güneşe el açar gibi tüm güzelliklerini sergilemekteler. Onların bu bahar halleri, kokuları ve güzellikleri ile sanki Tanrı’nın insanlarına sunduğu bir antidepresanlar… Dolaptaki pasiflora

  • 24 Nisan 2015

    Bir yerlerde duruyordu ama bulamıyordum, Aslında yakındım ama “soğuuuuk” diye bağırıyordu çevreleyenlerim. Peşinden gittiğim şey gölge kadar silik ve gerçekti. Müziğin basını ve zorlukların derecesini arttırmışlardı… Tahterevallide beni kaldıracak karşımdaki koltuğa sürekli ağırlık koyanlar vardı! Ben havalanırken, içine biteviye hava çekenler, salıncaktaki ilk hızım için arkamdan itmeyenler, nazar boncuklarımı alıp alıp kaçan tembihli çocuklar, sigarayı

    Bir yerlerde duruyordu ama bulamıyordum, Aslında yakındım ama “soğuuuuk” diye bağırıyordu çevreleyenlerim. Peşinden gittiğim şey gölge kadar silik ve gerçekti. Müziğin basını ve zorlukların derecesini arttırmışlardı… Tahterevallide beni kaldıracak karşımdaki koltuğa sürekli ağırlık koyanlar vardı! Ben havalanırken, içine biteviye hava çekenler, salıncaktaki ilk hızım için arkamdan itmeyenler, nazar boncuklarımı alıp alıp kaçan tembihli çocuklar, sigarayı

  • 20 Nisan 2015

    Kendimi ıspatlamaktan vazgeçtim! : İnsan hiçbir zaman kendini bir şeyi ispatlamak zorunda hissettiği zamanlardaki kadar çok efor sarf etmiyor. Bunu anladığımdan beri, azıcık da kendime kalsın enerjim deyip, bundan vazgeçtim. Kimsenin, hiçbir zihniyetin bir şeylerin ispatlanabilir olduğunu bilmesine izin vermeyeceğim. Önlerine koyacağım, bu gerçektir ister al kullan ister bırak öyle kalsın diyeceğim. İyileşmesini istediğim yaralarım

    Kendimi ıspatlamaktan vazgeçtim! : İnsan hiçbir zaman kendini bir şeyi ispatlamak zorunda hissettiği zamanlardaki kadar çok efor sarf etmiyor. Bunu anladığımdan beri, azıcık da kendime kalsın enerjim deyip, bundan vazgeçtim. Kimsenin, hiçbir zihniyetin bir şeylerin ispatlanabilir olduğunu bilmesine izin vermeyeceğim. Önlerine koyacağım, bu gerçektir ister al kullan ister bırak öyle kalsın diyeceğim. İyileşmesini istediğim yaralarım

  • 9 Nisan 2015

    “Yaşamak, hayata katlanmak demek!” Teoman, ‘Çölde Çiçek’… Yaşıyoruz demekle yaptığımız şeyin tam anlamı ‘katlanmak’ aslında.“Mutsuzluktaan sarhoşuum!…” diyen adamla aynı adam bu cümleyi nefis bestelerinin içine serpiveren. İnsanda kendisini düşünmeye iten şeylere doğal bir eğilim var gibi… Düşünüp kalıyorsun şarkıyı dinledikten sonra, içgüdüsel seviyorsun bu cümleleri… Hayatımın kısa evrelerinin hepsinde gerçekleşmiş böyle cümleleri bulup, onları türetmek

    “Yaşamak, hayata katlanmak demek!” Teoman, ‘Çölde Çiçek’… Yaşıyoruz demekle yaptığımız şeyin tam anlamı ‘katlanmak’ aslında.“Mutsuzluktaan sarhoşuum!…” diyen adamla aynı adam bu cümleyi nefis bestelerinin içine serpiveren. İnsanda kendisini düşünmeye iten şeylere doğal bir eğilim var gibi… Düşünüp kalıyorsun şarkıyı dinledikten sonra, içgüdüsel seviyorsun bu cümleleri… Hayatımın kısa evrelerinin hepsinde gerçekleşmiş böyle cümleleri bulup, onları türetmek

  • 10 Şubat 2015

    Siyah zeytinin namı vardı! Ekmeğin arasını o siyah tanelerle bezeyip kapatıyorduk ağzını. Birkaç lokmalık keyfin bitimi ile öğle yemeği denen ‘rutin’i atlatıyorduk. Eşliğinde yine siyah ve asitli bir içecek… Siyah zeytinin namı vardı! Zaten öyle çeşitli, serpme ve hatta açık büfe değildi bizim kahvaltı dediğimiz şey. Beslenme çantasına bile üç minik göz yiyecek konurdu ve

    Siyah zeytinin namı vardı! Ekmeğin arasını o siyah tanelerle bezeyip kapatıyorduk ağzını. Birkaç lokmalık keyfin bitimi ile öğle yemeği denen ‘rutin’i atlatıyorduk. Eşliğinde yine siyah ve asitli bir içecek… Siyah zeytinin namı vardı! Zaten öyle çeşitli, serpme ve hatta açık büfe değildi bizim kahvaltı dediğimiz şey. Beslenme çantasına bile üç minik göz yiyecek konurdu ve

  • 30 Ocak 2015

    Bir zamanın başı, bir zamanın sonu, Gidenlerin kalanlara eşitlendiği ahir bir sevda boşluğu, Yakın mı, uzak mı bilemediğin insanların sırıtkan bakışları, Bir yandan eline uzanan çiçekler bir yandan elinle diktiklerin, Parmaklarının içi bakteri kokan topraklarla cilalı!…. Az kaldı gibi ama çok da var gibi yaşıyoruz. Dilediklerimiz ayağımıza geliyor, memnun görünüyoruz. Mutlu görünmeyi unuttuk sanırım. Sadece

    Bir zamanın başı, bir zamanın sonu, Gidenlerin kalanlara eşitlendiği ahir bir sevda boşluğu, Yakın mı, uzak mı bilemediğin insanların sırıtkan bakışları, Bir yandan eline uzanan çiçekler bir yandan elinle diktiklerin, Parmaklarının içi bakteri kokan topraklarla cilalı!…. Az kaldı gibi ama çok da var gibi yaşıyoruz. Dilediklerimiz ayağımıza geliyor, memnun görünüyoruz. Mutlu görünmeyi unuttuk sanırım. Sadece

  • 16 Ocak 2015

    Kimi zaman ‘adanmış’, kimi zaman ‘yarım kalmış’, kimi zaman ‘bütünüyle var’ olan mevcudiyetim ile geçtiğimiz günlerden kendime bir sürü not alıyorum. Minicik hatıra defterimi gittiğim her yere götürüyorum, kalemimin kırıla kırıla kopan parçalarından bana kalanı ile yazıyorum da yazıyorum… Bir şarkı çıkıyor, biri bir şiir yazıyor, birisi acayip aşık oluyor, ellerini titrete tirete klavyeye dokunuyor

    Kimi zaman ‘adanmış’, kimi zaman ‘yarım kalmış’, kimi zaman ‘bütünüyle var’ olan mevcudiyetim ile geçtiğimiz günlerden kendime bir sürü not alıyorum. Minicik hatıra defterimi gittiğim her yere götürüyorum, kalemimin kırıla kırıla kopan parçalarından bana kalanı ile yazıyorum da yazıyorum… Bir şarkı çıkıyor, biri bir şiir yazıyor, birisi acayip aşık oluyor, ellerini titrete tirete klavyeye dokunuyor

  • 30 Aralık 2014

    Bir dizi yeni yıl duası ile, bu yılı bitirmek istiyor ve gireceğimiz yıla ‘dua’larımı hediye etmek istiyorum. Anladım ki içsel taleplerin kuvveti ile doğru orantılı imiş gerçek olma ihtimali!… En başta; Sağlığımız ayak üşümesi, baş ağrısı, mide krampı, hafif baş dönmesi, kısık ateş, birazcık öksürük ve şarıldayan burun akıntısından öteye, fazlaya gitmesin istiyorum. Ve eğer

    Bir dizi yeni yıl duası ile, bu yılı bitirmek istiyor ve gireceğimiz yıla ‘dua’larımı hediye etmek istiyorum. Anladım ki içsel taleplerin kuvveti ile doğru orantılı imiş gerçek olma ihtimali!… En başta; Sağlığımız ayak üşümesi, baş ağrısı, mide krampı, hafif baş dönmesi, kısık ateş, birazcık öksürük ve şarıldayan burun akıntısından öteye, fazlaya gitmesin istiyorum. Ve eğer

  • 21 Kasım 2014

    “Yitim, yaşamanın bedelidir. Yaşamak için ödenmesi gereken olağanüstü kira!”… Annie Dillard Ve yitim, hayatın sana sunduğu acı dolu bir armağan!… Kedim öldü, köpeğim gitti, bardağım düştü, kalemim kırıldı, altınım çalındı, piyangodan para çıktı, müdürüm bana yetki verdi, baterimin bageti kırıldı gibi hayatında ansızın, birden ve cinsi ne olursa olsun yaşadığın yitimler, kayıplar, değişiklikler seni ciddi

    “Yitim, yaşamanın bedelidir. Yaşamak için ödenmesi gereken olağanüstü kira!”… Annie Dillard Ve yitim, hayatın sana sunduğu acı dolu bir armağan!… Kedim öldü, köpeğim gitti, bardağım düştü, kalemim kırıldı, altınım çalındı, piyangodan para çıktı, müdürüm bana yetki verdi, baterimin bageti kırıldı gibi hayatında ansızın, birden ve cinsi ne olursa olsun yaşadığın yitimler, kayıplar, değişiklikler seni ciddi

  • 5 Kasım 2014

    –          Yaprak düşse üzülüyorum ve şu ara çok yaprak düşüyor! –          Mevsim gereği… –          Ne? Sonbahar mı? ! Eskiden beridir reddetmeye çalıştığım klişe duygular, düşünceler, yorumlar, hüzünler, belirlenmiş günlerde yaşanacak belirlenmiş şeyler, kalıp kalıp sevgiler felan işte… Hepsini buz kalıplarına akıtıp, dondurduğumu düşünüyordum. Ama o alışılmış hezimetler, buz gibi kütleleri ile karşıma dikiliyor. Sonbahar gelince

    –          Yaprak düşse üzülüyorum ve şu ara çok yaprak düşüyor! –          Mevsim gereği… –          Ne? Sonbahar mı? ! Eskiden beridir reddetmeye çalıştığım klişe duygular, düşünceler, yorumlar, hüzünler, belirlenmiş günlerde yaşanacak belirlenmiş şeyler, kalıp kalıp sevgiler felan işte… Hepsini buz kalıplarına akıtıp, dondurduğumu düşünüyordum. Ama o alışılmış hezimetler, buz gibi kütleleri ile karşıma dikiliyor. Sonbahar gelince

svg