Loading

All posts tagged in "yazı"

  • 22 Ekim 2013

    Aslında sen sadece bir oyuncak olabilir misin? Yani o çoluğuna, çocuğuna aldığın oyuncaklardan çokta büyük bir farkın olmayabilir mi? Platon’un dediği gibi “Tanrıların, insanları kendilerine oyuncak diye yarattıkları” doğru olabilir mi? Onun zamanında insanlar anlamlandıramadığı ve kendisine göre gayet büyük, ulvi, önemli işlere haiz her bir objeyi Tanrı diye nitelendirdiler. Güneşe, Aya, yıldıza, heykele, taşa,

    Aslında sen sadece bir oyuncak olabilir misin? Yani o çoluğuna, çocuğuna aldığın oyuncaklardan çokta büyük bir farkın olmayabilir mi? Platon’un dediği gibi “Tanrıların, insanları kendilerine oyuncak diye yarattıkları” doğru olabilir mi? Onun zamanında insanlar anlamlandıramadığı ve kendisine göre gayet büyük, ulvi, önemli işlere haiz her bir objeyi Tanrı diye nitelendirdiler. Güneşe, Aya, yıldıza, heykele, taşa,

  • 11 Ekim 2013

        Kendimi özgür bırakmayı öğrenmek istiyorum ama anladım ki bunun için bile önce kendimi özgür bırakmam gerekiyor. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum ama anladım ki bunun için bile önce kendimi mutlu etmem gerekiyor. Kendimi tüm kollarımla hiç yıkılmayacak sağlam bir ağacın dallarında hayal etmek istiyorum ama anladım ki bunun için önce sağlam bir dal bulmam

        Kendimi özgür bırakmayı öğrenmek istiyorum ama anladım ki bunun için bile önce kendimi özgür bırakmam gerekiyor. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum ama anladım ki bunun için bile önce kendimi mutlu etmem gerekiyor. Kendimi tüm kollarımla hiç yıkılmayacak sağlam bir ağacın dallarında hayal etmek istiyorum ama anladım ki bunun için önce sağlam bir dal bulmam

  • 9 Ekim 2013

    Kendini önce yalnızlaştırmadan karışamazsın kalabalığa, Gözlerini bir kıs önce güneş girecek korkusu ile gözlerine. Sonra alışınca açacaksın. Bin tane ışıktan oluşan gökkuşağına bakacaksın. Sen, beni bi dinle de önce kendine yalnızım de! Sonra ellerinden kurtkadın kılları çıkacak, şaşırma. Önce onlar çoğalacak, sonra bedeninde başka organlar “ben varım!” diyecek. Alışacaksın fazlaca olan sevdaların yalanlığına. Bi yalnızlaş

    Kendini önce yalnızlaştırmadan karışamazsın kalabalığa, Gözlerini bir kıs önce güneş girecek korkusu ile gözlerine. Sonra alışınca açacaksın. Bin tane ışıktan oluşan gökkuşağına bakacaksın. Sen, beni bi dinle de önce kendine yalnızım de! Sonra ellerinden kurtkadın kılları çıkacak, şaşırma. Önce onlar çoğalacak, sonra bedeninde başka organlar “ben varım!” diyecek. Alışacaksın fazlaca olan sevdaların yalanlığına. Bi yalnızlaş

  • 9 Ekim 2013

    Denemeler adlı eserin yazarı Montaigne kendisine “Bugün hiçbir şey yapmadım!” diye hayıflanan bir sevdiğine dedi ki; – Yapmadın mı? Sen öyle san! Yaşadın ya, bundan büyük iş mi olur? Yaşamak büyük bir iş mi? Her gün aynı yaptığımız şeyleri yapıp kendimizden sıkılmamız aslında yersiz mi? Aslında biz yaşayabilmek ile bile çok büyük bir iş mi

    Denemeler adlı eserin yazarı Montaigne kendisine “Bugün hiçbir şey yapmadım!” diye hayıflanan bir sevdiğine dedi ki; – Yapmadın mı? Sen öyle san! Yaşadın ya, bundan büyük iş mi olur? Yaşamak büyük bir iş mi? Her gün aynı yaptığımız şeyleri yapıp kendimizden sıkılmamız aslında yersiz mi? Aslında biz yaşayabilmek ile bile çok büyük bir iş mi

  • 8 Ekim 2013

    Sanki dönecek gibi mevsim kıştan bahara… Sanki ayaklarımın bir adım ilerisinde duruyor yeni açmış bir gonca. Bülbüller de güllerin üzerinde naralar atıyor. Nasıl birbirlerine kavuştular diye kendime sormadan, sorgulamadan izliyorum onları. Sanki bize öğretilmiş tüm bellekler yalanmış gibi, masalmış gibi. Deprem sadece binaları yıkmazmış gibi, seller evleri yutmazmış gibi, afetlerin en ortak hali olağan üstü

    Sanki dönecek gibi mevsim kıştan bahara… Sanki ayaklarımın bir adım ilerisinde duruyor yeni açmış bir gonca. Bülbüller de güllerin üzerinde naralar atıyor. Nasıl birbirlerine kavuştular diye kendime sormadan, sorgulamadan izliyorum onları. Sanki bize öğretilmiş tüm bellekler yalanmış gibi, masalmış gibi. Deprem sadece binaları yıkmazmış gibi, seller evleri yutmazmış gibi, afetlerin en ortak hali olağan üstü

  • 8 Ekim 2013

    Bugün onun gözlerini saklandığı yerden buldum, çıkardım. -Ceeee! Diyecek diye bekledim ama baktı garip garip gözlerime. Dili damağı düşmüşte o da onu aramakta imiş meğerse. Çok heyecanlandım her nedense. Ben de onunla beraber başladım aranmaya yerlerde. Oysa bunca zaman o gözleri bulmak için kendi gözlerimi şişirmemiş miydim? O gözlere bir kere daha bakacağım diye, kendiminkilerini

    Bugün onun gözlerini saklandığı yerden buldum, çıkardım. -Ceeee! Diyecek diye bekledim ama baktı garip garip gözlerime. Dili damağı düşmüşte o da onu aramakta imiş meğerse. Çok heyecanlandım her nedense. Ben de onunla beraber başladım aranmaya yerlerde. Oysa bunca zaman o gözleri bulmak için kendi gözlerimi şişirmemiş miydim? O gözlere bir kere daha bakacağım diye, kendiminkilerini

  • 8 Ekim 2013

    Sizi suçlamıyorum, Işığa kıl’ım! Beni her daim aydın bırakan, Güneş’e kılım. Argoyum biraz kusura bakma. Bana yakıştıramadın belki ama inan ki daha kötüsünü bile söylüyebiliyorum. Şu an yazamasam da burada! Işık Tanrı’sına inanan bir kavim, nesil, ırk olmuştu değil mi? Haklılar! Ve bu Tanrı sürekli benim üzerimde, civarımda, etrafımda, kafamın tam da yarıçapında. Işık Tanrısı

    Sizi suçlamıyorum, Işığa kıl’ım! Beni her daim aydın bırakan, Güneş’e kılım. Argoyum biraz kusura bakma. Bana yakıştıramadın belki ama inan ki daha kötüsünü bile söylüyebiliyorum. Şu an yazamasam da burada! Işık Tanrı’sına inanan bir kavim, nesil, ırk olmuştu değil mi? Haklılar! Ve bu Tanrı sürekli benim üzerimde, civarımda, etrafımda, kafamın tam da yarıçapında. Işık Tanrısı

  • 8 Ekim 2013

    Minik bir su birikintisinde yeni doğmuş kurbağa yavrularını aradığımız günleri hatırladın mı? Ufacık, siyah jöle gibi hayvanlardı. Bir yandan da annelerimizin “sakın üzerinize sıçratmayın, siğil atar” cümlesinin gerçekliğini düşünürdük. Ertesi zamanlarda senin ikinci parmağının üzerinde beliren kabarıklığı görünce; baktık ki acı gerçek imiş, gerçek de acı… Sonra bu ileti hayatımıza öyle bir yerleşti ki; bize

    Minik bir su birikintisinde yeni doğmuş kurbağa yavrularını aradığımız günleri hatırladın mı? Ufacık, siyah jöle gibi hayvanlardı. Bir yandan da annelerimizin “sakın üzerinize sıçratmayın, siğil atar” cümlesinin gerçekliğini düşünürdük. Ertesi zamanlarda senin ikinci parmağının üzerinde beliren kabarıklığı görünce; baktık ki acı gerçek imiş, gerçek de acı… Sonra bu ileti hayatımıza öyle bir yerleşti ki; bize

  • 8 Ekim 2013

    “Dağda açan çiçek şehirde büyümez…” Demiştin bana. Dinlediğin her şarkının içine konmuş hüznün kokusunu alamamış olabilirim, tam manası ile senin sevgi dediğin şeyin içine girememiş olabilirim ama senin haksızlığa karşı, özgür düşüncelerinin kilitlenmesine, cahil zihinlere, sevgisiz yüreklere, acımasız yorumlara, anlayışsız beyinlere, haksız ‘hak’lara karşı hep sürdürdüğün mücadeleye, direnişe ben sahip çıkacağım. Mekanımızın önemi yok, sen

    “Dağda açan çiçek şehirde büyümez…” Demiştin bana. Dinlediğin her şarkının içine konmuş hüznün kokusunu alamamış olabilirim, tam manası ile senin sevgi dediğin şeyin içine girememiş olabilirim ama senin haksızlığa karşı, özgür düşüncelerinin kilitlenmesine, cahil zihinlere, sevgisiz yüreklere, acımasız yorumlara, anlayışsız beyinlere, haksız ‘hak’lara karşı hep sürdürdüğün mücadeleye, direnişe ben sahip çıkacağım. Mekanımızın önemi yok, sen

  • 8 Ekim 2013

    Öyle kırılgan ki gönlüm, bir tane kötü laf, bir tane gülmeyen bakış ve bir tane çıplak soru işareti bile yakıyor canımı. Kimin kafasından ne geçiyor diye düşünmekten idrak yollarım iltahaplanmış, bir tane mikrop ölsün diye de sevdiğim diğer miropları öldüremiyorum. İnsan ona zarar veren mikrop için bile endişelenir mi? Evet, öyle bir yerdeyim ki bir

    Öyle kırılgan ki gönlüm, bir tane kötü laf, bir tane gülmeyen bakış ve bir tane çıplak soru işareti bile yakıyor canımı. Kimin kafasından ne geçiyor diye düşünmekten idrak yollarım iltahaplanmış, bir tane mikrop ölsün diye de sevdiğim diğer miropları öldüremiyorum. İnsan ona zarar veren mikrop için bile endişelenir mi? Evet, öyle bir yerdeyim ki bir

svg