"Enter"a basıp içeriğe geçin

Şaşırsın!

“Koyu geldi bana. Rengi yani. Çok koyu.”

“Ama lila bu. Koyu değil ki, açık mor bu.”

“Yok, koyu. Alma istemiyorum.”

“Tamam ben daha açıklara bakayım o zaman.”

“Evde var anne, alsan da giymem. Boşver.”

Uğraşıyor benimle. Yüzüm gülsün diye. Gülse ne olacak ki? Dışarda yağan yağmur mu dinecek? Susan kuşlar mı ötecek? Kayıp bir kedi evine mi dönecek? Ne olacak? Ben kimimki bu dünyanın düzeni benim bir gülüşümden nasiplenecek? Anlatamıyorum işte. Gülmeyeceğim. Gülenecek bir şey görmüyorum çünkü. Kaybettim gülünecek şeyleri. Artık büyüdüm diye annemin topladığı oyuncak valizinin içinde kaldı eskiden güldüklerim. Uyudum diye kapatılan gece lambasıydı aslında hayat ışığım.  Üşürüm diye benden izinsiz üstüme serilen o nevresimdi benim kara bulutum. Bilmiyorlar, bilmek de istemezler inanın. Onların konularıyla benim konumum o kadar farklı ki! Ben koca oyun salonlarının içinde de gülmezdim eskiden, kahkahaların eşliğinde de gülmezdim. Bir sorun var gibi görülebilir ama yok aslında. Normalim bu. Bu normali herkesin gözüne soktuğum için rahatsız oluyorlar. Benim gülmememe değil isyanları, onların yanında gülmememe aslında. Kendi rahatlarını bozuyo mutsuz insanlar. Kusura bakmayın ama sizin bilmem kaç basamaklı formullerle bulunmuş yapay mutluluğunuz gibi değil benim mutsuzluğum. Daha gerçek o! Var çünkü bir sebebi ve kendini ulu orta sergilemekten korkmuyor. Neyse o, benim mutsuzluğum. Var oluşuma değen bir çıban belki, anamın babamın bile istemediği… Evdeki sakin havayı soluyup, mutsuz nefeslerimi onlara verdiğim için kızıyorlar bana. Evin de havasını bozuyormuşum. Nefes alma demekle aynı şey aslında bu. Gerçek bir mutsuzluğa tahammülü yok insanların. Yalanlar içinde oyalanmaktan vakit bulamıyorlar bir gülün dikenini de koruyup sevmeye….

Arkadaşlarıma suç atmalar sonrasında. Beni onlar yapmış, insanın arkadaşları aynasıymış. Uzak durmalıymışım onlardan da. Tamam al işte uzağım. Yatıyorum gün boyu odamda. Bir an bile bu tuzak mutluluk balonunun içinde kalmamak için direniyorum. Ağzımda, burnumda takılı bu oksijen tüpünden başka arkadaşım yok! İhtiyaç duyduğum her an benim yanımda olan, içindeki sıkıştırılmış havayı benim ciğerime soluyan bu aletten başka kimsem yok! Kağıdım kalemim ve eski ajandalar, bu kullanır diye odama attığınız. Başka kimsem yok! Sizin odanıza gelip, Mutlu oksijeninizi de solumuyorum artık. İnce, uzan mavi oksijen tüpümdeki yetiyor bana! Soluğum benim. Kendi mutsuzluğumu paylaştığım, ikiletmeden bana nefesini veren yapay soluğum bu benim!

Annem geldi, kapı açışından belli.

“Kızım, noldu nefesin mi gitti yine?”

“Yok, canım istedi, soluyorum işte”

“Olur mu hiç öyle şey, doktor ihtiyacı yoksa kullanma dedi ya”

“İhtiyacım var anne! Sana olan ihtiyacımdan daha fazla hem de. Çıkar mısın lütfen, seni kırmak istemiyorum ve tabii mutsuz etmek de!”

“Baban nerde?”

“Bilmiyorum, kapı sesi duydum sadece çıktı heralde”

“Doktorun gelecek birazdan, psikologun. O da bizi suçluyor niyeyse. Bir seansta benim omzuma yükledi sorumluluğu. Değiştirsek mi ne dersin, sen sevdin mi?”

“Değiştir anne, siz asla değişmeyeceksiniz nasıl olsa! Kendinizde hiç kusur aramayacaksınız. Ben ergenim, ben çocuğum, benim başıma kötü şeyler geldi de hep ondan. Sizinle hiç ilgisi yok. Hemen başka psikolog bul anne. Bakalım belki o doğru suçluyu bulur, belki size dokunmaz. Size olmamış bu çocuk der. Amaaa suç çocukta olur!”

Duyduklarıyla rengi atmış annem çıktı odadan. Gülümsedi gamzem. Şaşırdım buna. Çok nadir oluyor bu bana.  Ama sanki çok doğru bir şey yapmışım ya da çok zor bir sınav kazanmışım gibi içim huzurla doluyor şu anda. Oksijeni çıkarıyorum ağzımdan, nefesim kuyruk sokumuma kadar doluyor sanki, ciğerlerim şişiyor doygunluktan. Ellerimi saçlarıma götürüyorum, parmaklarımın arasından geçmeyen dolaşık saçlarıma. Yıkamalıyım diyorum içimden. Bir şampuan kokusu almalı burnum, içime çekmeliyim huzuru. Kalkıyorum yataktan, banyoya yürüyorum. Annem mutfakta bir şeyler yapıyor. Mutfağın önünden geçerken gözüm gülüyor ona. Şaşırıyor kadın. Şaşırsın! Şaşırdıkça anlayacaktır belki beni!

02.09.2023
Duygu CAN

 
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir